23 Kasım 2010 Salı

Uykusuz bir gece daha

Dün geceden aklımda kalan üç konu var. İlki Miami’nin hakemlere de antipatik geliyor oluşu. Diğeri Nash’in olağanüstü bir adam oluşunu kanıtlaması. Sonuncusu da Hidayet’in ufaktan yeni takımına ısınması…

Açacak olursak; Miami üç büyük transfer ve etrafında verdiği değerli rolleri kapmak için oluşturduğu orta ile yüksek seviye arası adamlarla şampiyonluğun en büyük favorilerinden… James zaten hakemlere çok da sıcak gelen bir adam değildi. Ancak Quicken Loans’da taraftar baskısıyla çokça süperstar düdüğü aldığını biliyoruz. İşte bu Miami’de yaşanmıyor. Özellikle Bosh ve Wade’e kritik anlarda çalınmayan iki düdük var ki her babayiğidin yüreği yetmez. Ve esas oğlana verilen bir hücum faul var ki (hücum faul doğru karardı) normal şartlarda süperstar düdükleriyle paçayı kurtarabilirlerdi. Indiana müthiş bir galibiyet elde etti. Ve bu Miami’de bu mağlubiyetin ardından hücumdaki amaçsızlık ve ellere olan bağımlılık bir kez daha gözler önüne serildi. Wade veya James’e ver gerisine karışma mantalitesi bir maçta daha duvara çarptı. Şayet Riley’i biraz tanıdıysak Spoelstra’nın günleri sayılıdır bench’te… Kağıdı ve tahtayı alır eline geçer kenara, öyle olmaz böyle olur diye nazire yapabilir.

İkinci konu. Nash… Hastasıyım zaten. Seyretmekten zevk aldığım tek takımdı D’Antoni’li Phoenix… Run&gun sistemini onlar kadar iyi yapabilen ikinci bir takım yok aklımda. Hoş bugünlerde oynayan da yok doğru düzgün ama olsun; ayrı bir parantez açarım Phoenix’e ve Nash’e. İddia ediyorum Nash’in olduğu takıma beni koysunlar sırıtmam (çok abarttım). Benden bile bir yıldız yapabilir. Bakınız Raja Bell, J. Jones ve J. Rose… Sonuçta o da yaşlanıyor. Ve korkuyorum. Nihayetinde çok da uzun sayılmayacak bir süre sonra onu seyredemeyeceğim. Dün el üzerinden attığı (biri Scola diğeri Hill) iki süper şutu var ki Houston o hücumları savunsa maça tutunacaktı. Sonra attığı bir lay-up var ki akıllara zarar. Maç video’su burada. Muhakkak seyredin bu adamı… Hatta iş güç müsaitse canlı seyredin maçlarını.

Son olarak bizim çocuğa gelelim. Müthiş bir kontratla Toronto’ya gitmişti ki; Orlando’dan sonra çok saçma bir organizasyondu Kanada ekibi Hedo için. Phoenix’de çok doğru mudur tartışırım ancak Nash ile oynadığı sürece istatistiklerinin hoş olacağı umudunu halen korumaktayım. Bir kere 15 sayının üzerine çıkamadığı her maç vasattır benim için. Söylediğim gibi Nash gibi bir adamın Phoenix gibi bir takımın kadrosundaysa Hedo, savunma anlamında beklentim yoktur ama hücumda da ekstra işler bir yana dursun biraz sayı katkısı beklerim.

NBA ile birlikte uykusuz geceler de başladı… Mutluyuz huzurluyuz…

22 Kasım 2010 Pazartesi

Bi siktirgit...

İki senedir ayakta durmakta zorlanıyor fotoğraftaki adam... Rijkaard gidene dek sapır sapır dökülüp akıl almaz hatalarla taraftarın küfülerine özne olan, Hagi'nin gelişiyle kıpırdanıp tekrar bilindik yatış pozisyonuna giren Balta, dün de Ayhan ile tartışarak Galatasaray'daki hakim ruh halini gözler önüne serdi. Bu adamlar temizlenmediği sürece Galatasaray da yok benim için. Tabi temizlemek derken Adnan Polat ve 'bitanesi' Adnan Sezgin'in yiyeceği halt değil o... Önce o ikisi gidecek, sonra da bu adamlar. Zira artık hadiselerin boku çıkmış durumda. Zaten Kayseri'den beraberlikle dönüyor -ki zaten 30'un üzerinde bir maçta yenememiş Galatasaray'ı- buna da seviniyorsak, başkanından oyuncusuna hepsine yazıklar olsun. Sezonu erken kapatınca dibi gördüğümüzü sanabilirsiniz. Hayır. Şu anda takım saha içinde kısa süre de olsa top oynayabiliyor. Biraz daha bekleyin ve dip neymiş görün (Umarım yanılırız da bu lafları bir bir yedirmez, kıçımıza sokarlar).

İçimden hiç bir maçı seyretmek gelmiyor. Sadece aktif göstereyim diye zırvalarla dolmasın istiyorum burası. Kimse gelip bakmasa da burası benim çalışma odam. Hakan Balta ile Ayhan'ı görünce karalamak istedim bir kaç cümle. Balta kardeşimiz bakın maçtan sonra neler söylemiş:

"Tabii ki her maçta, her idmanda olan şeyler bunlar. Ayhan ağabey bana kızdı, takım kaptanı olarak, ben de bir tepki gösterdim ama bunlar olağan şeyler. Maç tam bir taktik savaşı oldu. Kayserispor'u tebrik etmek istiyorum. Çok iyi bir takım kurmuşlar. Artık bir seri yakalamamız gerek. İnşallah Beşiktaş maçı ile başlarız."


Ne başlamaz seriymiş amına koyayım. Fenerbahçe maçından sonra başlayacaktık kısmet olmadı. Adama siktirgit derler. Kaç haftadır kazanmak şöyle dursun gol atamıyorsunuz lan. Çocuk mu kandırıyorsunuz ibneler...

9 Kasım 2010 Salı

Alayınızın amına koyayım...

Bu ülke hakikaten sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Sokakta kelle koltukta gidiyor, her yerde bir külhanbeyiyle karşılaşıyoruz. Hoşgörü zaten dibe vurmuş. Hoş bu toprakların hangi evresinde olduğu da tartışılır ancak bugün için herkesin bencil ve yıkıcı olduğunu söylemek için o alanda master yapmaya gerek yok.

İyice yavşayan ve yaşanılmaz olan ülkenin en köklü yayınıdır sürmanşetini fotoğraftaki şekilde düzenleyen. Ercan Saatçi denen pezevenge buradan selam ediyor, yolda görsem onun Galatasaray’a ettiği gibi ben de ağız dolusu bir sinkaf patlatacağımın altını çiziyorum. Sonrası zaten gelir.

Galatasay Kulübü… Prim tanımayın bu ibnelere. Hürriyet’i Fenerbahçe Gazetesi şeklinde çıkaran o götleri kulüp binasından içeri sokarsanız, siz adam değilsiniz demektir. Zaten onlar sağolsun ne mal olduklarını çarşaf çarşaf gösteriyor aleme…