24 Ağustos 2011 Çarşamba

Üfleyerek söndürmek istediler, ateş büyüdü; kum döktüler!

“Göreve yeni başlamış olan Türkiye Futbol Federasyonu’nun ne denli ağır bir sorumluluk altında olduğunun bilincindeyiz. Kararların geciktirildiği her gün Türk sporuna zarar vermektedir. Bilelim ki dünyanın saygın bir gücü olmaya soyunmuş bir ülkesi olarak asıl verdiğimiz sınav etik değerlere sahip çıkma konusundaki kararlılığımızdır.”

Galatasaray, TFF “bekleyeceğiz” dediğinde bunları söylemişti. O gün herkes Galatasaray’ın üstüne gelmiş hatta Türk futbolunun çınarı (!) Cavcav sarı-kırmızılıları “Hain” olarak nitelemişti. Oysa bildirinin alt ve üst metninde yargıya çağrıda bulunuluyordu. Ancak duymazdan gelindi; tehditler savruldu ve “Üfleyerek de söndürürüz” dendi…

Özellikle ilk adımla başladım bu işe. Aradaki süreci yazarak lafı dolandırmayacağım. Bugün Türk Futbol tarihinin “Kara günü”dür. Çünkü konu Fenerbahçe veya şike yapılıp yapılmaması değildir. Konu; UEFA’nın kesin yargıya vararak bu dayatmasına “Eyvallah” çekmektir. “Evet, biz bu işi çözmek istemiyoruz siz söyleyin biz yapalım” demektir.

İşin detayına inerek yetim olmadığı halde yorum yapmayacağım. Şike yapıldı veya yapılmadı. TFF kenarda bekleyerek; yargının karara varmasını diğer bir deyişle ‘Elini prize sokmadan’ işin içinden sıyrılmayı hayal ediyordu. Ancak işlerin böyle dönmediği açık. Yunanistan örneği de ortada. İş son dakikaya geldiğinde “UEFA yaptırımda bulundu biz de böyle bir karar aldık demek” maalesef bir aciziyet tablosudur ve bugün Türk Futbolu UEFA’nın boyunduruğu altına girmiştir.

Bizi neler bekliyor bilmiyorum. Bildiğim tek şey; Mehmet Ali Aydınlar yönetiminin Türk Futbolu’na vurduğu darbedir. Play-off sisteminden tutun da bu basiretsizliğin getirdiği itibar düşüşü maalesef ilerleyen yıllarda da karşımıza çıkacak.

Fenerbahçe… Hastalık derecesinde Galatasaraylıyım. Üzüldüm. Samimi olarak yazılıyor satırlar. Çünkü “Yargısız infaz yapmayacağız” denilen bir ortamda bir akşamüstü altından sehpayı çektiler. Bu hainliktir. Fenerbahçe’nin Türk Futbolu’na kattığı değeri hiçe saymaktır. Milyonlarca taraftarı olan bir kulübe her şeyden öte bir saygısızlıktır.

Bu karar altında ezilecekler. Üstelik Fenerbahçe kanıtlarla suçlu bulunsa bile… Çünkü bu alınan bir karar değil; dayatılan bir eylemdir. Unutulmayacaktır; unutulmamalıdır.