8 Aralık 2008 Pazartesi

Cumartesi maç ziyafeti

Cumartesi U14 ve U15 kategorisinde oynanan Beşiktaş-Galatasaray maçlarını izledim. Fulya’da Şan Öktem Tesisleri’nde oynandı iki maç da. Ancak Fulya’da Şan Öktem Tesisleri diye bir şey kalmamış. Maçı Yemen Ekşioğlu, Mehmet Ekşi, Fenerbahçeli Müjdat gibi eski futbolcu kadrosuyla izledik. Yemen Ekşioğlu hayli dertli: “Şarapçıya, eroinmanlara verdiler tesisleri” diyor Şan Öktem binası için. “Çocukları burada gecekondulara koydular” diye de ekliyor.

Saat 12:30… U14 maçı için iki takım da sahada. İki takımın 10 numarası aynı zamanda kaptanlar. Beşiktaş’ın kaptanı meşhur Muhammed. Maçlar 35’er dakikalık iki devre halinde oynanıyor. Ve ikinci yarıya başlarken üç farklı oyuncuyu sahaya sürmek zorundasınız. Galatasaray Beşiktaş’a oranla oldukça kuvvetli. Aslında iki takım da A takımlarıyla benzerlik göstermiyor değil. Galatasaray sürekli ayağa oynuyor. Oldukça bilinçli. Topun arkasına geçmeyi iyi biliyor. Beşiktaş ise en kısa zamanda ileri uç oyuncularına nasıl top geçiririmin derdinde. Uzun-kısa fark etmiyor, aldıklarını 9-11 ikilisine atıyor. Muhammed demişken Galatasaray’daki 7 numara Samet’i de atlamamak lazım. Kısa boylu. Ancak kuvvetli. Topu aldığı gibi çizgiye de inebiliyor, içeri de dalabiliyor. “Bu çocukta iş var” dedirtiyor. Oyuncu değiştirme kuralı bir kez daha devreye giriyor ve hocalar toplamda beş mecburi değişiklik için yedek kulübesine başvuruyor. Ve Galatasaray’ın hocası kaleci değişimine gidiyor. Maçın bitimine 15 dakikadan az kalmışken yapılan bu değişim ters tepiyor. Girdiği dakikadan itibaren tedirgin gözüken 12 numara, son dakikada hatalı çıkıyor ve top ağlarda. Beşiktaş golü buluyor. Ardından son düdük. İşte maçın hareketi. Beşiktaş’ın antrenörü, hatalı gol yiyen ve maç sonrasında yere yığılan Galatasaray kalecisine koşuyor. Önce kaleciyi teselli ediyor, sonra takımını topluyor tribüne götürüyor. Unutmadan, karşılaşmada çıkan iki sarı karttan bir tanesi hakemi aldatmaya yönelik hareketten Muhammed’e çıktı. Ne kadar manidar değil mi? Daha bu yaşta…

Saat 14:20… Küçüklerden sonra sıra U15’te. Küçüklerden sonra diyorum, zira U15 takımı bayağı bayağı koca adam. Fizikler boylar, U14 takımının neredeyse iki katı. U14 kuralları burada da geçerli. Maça Beşiktaş başlıyor. Az önce biten maça oranla oldukça sert geçiyor. Fulya’da kemik sesleri! Muhabir olsa yarının başlığı hazır. Hakikaten de öyle ama. Kimse toptan sakınmıyor kendini. Kenardakilerin gözüne girebilmek için canla-başla top oynuyor. A takımla benzetmeler yapıyorum. Galatasaray’ın 11 numarası bildiğin Kewell. 3 numarasıysa Hakan Balta. Ancak bir 8 numarası var ki ayrıca bir cümleyi hak ediyor. Her topa basıyor, bir sağda bir solda. Bir bakıyorsunuz savunmada son adam, diğer pozisyonda son pası veren 10 numara. Sıra Beşiktaş’ın gençlerinde. 10 numara sol ayak ama Felipe gibi sağdan içeri girmeyi seviyor. Hocası da yol vermiş sağ kanatta oynuyor. Kartal’ın savunmasındaki ikiliden herhangi birini Gökhan yerine A takıma koy sırıtmaz. Ancak Beşiktaş’ın kaleci problemi alt yaş gruplarında da var. U14 ve U15 takımlarının kalecileri rakiplerine oranla oldukça kuvvetsiz ve kısa. İki yaş grubu maçında da kaleyi gören vurdu Galatasaray’da. Maç ilk yarıda 8 numaranın attığı gol ile 1-0 sona eriyor.

U15 maçı da sona eriyor. Maç sonrası biraz Mehmet Ekşi ile sohbet ediyoruz. Beşiktaş’ın alt yapı organizasyonunun oldukça büyük yol kat ettiğini ve bu konuda bir hegemonya boyutuna ulaşan Galatasaray hâkimiyetini yakalamak üzere olduğunu söylüyor. Ve Fulya’daki futbol ziyafeti gün için sona eriyor.

Hiç yorum yok: