13 Ekim 2008 Pazartesi

Açılın ben Sabri'yim

Son girdiğimiz postun zamanından belli. Milli maç havası henüz bedende dolaşmaya başlamamış. Herkes farklı bir alemde. Futbolun gündemi birbirine girmiş. Denizli’siydi, Skibbe’siydi, Aragones’iydi, Milli maçın geldiğini idrak edemedik. Hoş bu kez arada Terim de ayar vermedi ama yine de Belçika maçından sonra hayli önemli bir karşılaşmaydı Türkiye için… Birileri kulaklara fısıldamış olacak ki fiyatlar düşmüş taraftar tribündeki yerini almış. Biraz Bosna’yı fazla büyüttük hissi vardı. En önemlisi de fizik güçleri bizim takımdan bile kötüydü. Sonuçta Euro 2008 karakteriyle geriden gelip galibiyeti kazandık. Galibiyette şans da yanımızdaydı. Hem onlar beceriksizdi hem de Sabri harika bir performans sergiledi. Oysa ki bu sene bir türlü bu çizgiyi yakalayamamıştı. Dikkatimi çekti bir de Beşiktaş’tan alıştığımız kulüp- Milli Takım performansları Galatasaray’da da görülüyor. Servet, savunmadan oldukça nadir çıktı ve genelde top kullanmaktan kaçındı. Sabri gecenin kahramanı oldu, ligde çizginin altında. Hakan bayağı bayağı bindirme yapıyor soldan. Ayhan desen eveleyip gevelemeden dikine oynuyor. Bunları görünce de şaşıyor insan. Herhalde Terim iyi ara gazı veriyor. Neyse, önümüzde Estonya maçı var. Kendileri biz Bosna maçını oynarken İspanya ile oynadı ve üç fark yedi. Onlar için bir tamam-devam maçı bizim maç. Stres altında olacakları kesin. Kadro olarak onlardan üstün olduğumuz da. İspanya’nın olduğu bir grupta yapılacak en saçma kaybı yaşadıktan sonra orta sırada puan kaybı yaşamamak lazım.

Hiç yorum yok: