Bir hafta önce nefretverenler başlığı altında sinir harbi içerisindeki bir futbolseverin düşüncelerini yazmıştım. İçinde saçmalık var, düzeysizlik var, ama doğrular da var. Bugün ise Türkiye’nin değil Avrupa’nın önde gelen rekabetinin ardından nefretveren bir hakem yönetimine isyan eden bir futbolsever olarak düşüncelerimi yazıyorum.
50'nci yılını geride bırakan Türkcell Süper Lig’de eğer Fenerbahçe-Galatasaray maçını yönetebilecek bir hakemimiz yoksa artık bazı konuları biraz daha ciddi sorgulamak lazım. Dün görüldü ki bizim Merkez Hakem Komitemiz, yanlışlar, eksiklikler, hatalar ve kaos üzerine kurulu. Son beş yıldır tartışılmayan sezon yok diyoruz ya… İşte bu tartışmaları sonlandırabilecek bir yönetim de yok ortada. Sanılmasın ki ben Galatasaraylıyım ve Fenerbahçe’nin galibiyetine gölge düşürüyorum. Fenerbahçe müthiş oynadı. Ve galibiyeti sonuna kadar hakketti. Ama ortada da bir gerçek var. Fenerbahçe ne kadar iyi oynadıysa Hüseyin Göçek arkadaşımız da maçı o kadar şuursuzca katletti.
Tek tek pozisyonları yazarak sığ yorumlar yapmayacağım. Açık ve net. Dakika 14… Budur Hüseyin Göçek’in kontrolünü kaybettiği dakika. Bu dakikadan sonra Kırmızısı-Laciverti, aleyhte-lehte, doğru-yanlış ne karar verdi ne yorumda bulunduysa şuursuzcadır. Lincoln’ü atamaması, penaltıyı çalamaması bir yönetim standardı olmamasından ve karakter olarak sağlam duramamasındandır. Baskı altına girerek önündeki pozisyonları doğru-dürüst süzememesi verdiği kararların altında ezilmesindendir. Oyunun içinde olacağım diye iki takım oyuncularıyla ver-kaç mesafesinde durması bilgi ve deneyim açısından yetersizliğindendir.
Yukarıdaki paragrafta ağır eleştiri de var, kızgınlık da, belki haksızlık da… Ama gerçeklik var aynı paragrafta. Kızgınlık duyan bir taraftarın değil bir futbolseverin isyanı da var. Nasıl ki taraftarlar maçlarda hakemler konusunda ‘acabalar’ yaşıyorsa eminim ki MHK da yaşıyordur. Çünkü elde hakem yok.
Bundan sonraki işim UEFA’ya mail yazmak olacak. Bahsedeceğim çarpık hakem kurulumuzdan. Hakemlerimizin yetersizliğinden ve tecrübesizliğinden... Yetmeyecek maç vermemelerini isteyeceğim. Hatta ısrar edeceğim hatta ve hatta yalvaracağım. Bizi yıldırıyorlar, bari Avrupalı taraftara işkence çektirmesinler.
İşin şakası bir yana bu kadar hatanın, yanlışın ve kötünün olduğu yerde önce kötülerden başlamak daha cazip geldi bana. Arkadaşlarımız fosforlu renkler giyerek samimi gözüküyorlar gözükmesine ama dikkat etsinler bu kötü yönetimlerle ‘Siyah Giyen Adamlar’ olma konusunda da hızla ilerliyorlar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder