25 Aralık 2008 Perşembe

Bu da Türk futbolunun bir gerçeği

Yanılmıyorsam çoğu futbolsever geçen yıl büyük bir sürprize imza atarak ligi gol averajıyla 4’üncü sırada bitiren Sivasspor’un bu yıl bocalayabileceğini düşünüyordu. Ben böyle düşünüyordum. Ancak onlar bu yıl da yukarıda kalmayı başardılar. Önceki yıl düşüş bekleyenlerin çoğu şu andaysa bir sorunun cevabını arıyor: Sivasspor bunu nasıl başarıyor?

Teknik direktör. Bülent Uygun. Nam-ı diğer Asker Bülent. Bu adam bazen kendini çok kaptırıyor olmasına rağmen oyuncularını ve Süper Lig’i çok iyi biliyor. Daha doğrusu Türkiye’de futbolun ne anlama geldiğini iyi biliyor. Bunun yanında antrenman ve oyuncu gelişimi konusunda yıllardır ortalıklarda dolanan Türk hocaların da birkaç adım önünde. Sonra çok iyi bir motivatör Bülent Uygun…

Taraftar. Yıllardır söylenen bir olaydır ve sürekli Avrupa takımlarıyla karşılaştırılır Anadolu takımlarındaki taraftar zafiyeti. Sivasspor içlerinde Denizli, Kayseri ve biraz da Gaziantep’in olduğu grup içerisinde ve destek anlamında şanslı takımlardan. artık bu illere giden büyük takımlar önceki yıllara oranla puan cepte diyemiyor. Özellikle Kayserispor yakın gelecekte bir Sivasspor gerçeği daha yaratabilecek takımlardan.

Yönetim. Mecnun Otyakmaz ligin en genç başkanı. Gelin görün ki ilk göreve geldiğinde konuşulan bu konu değil Sedat Peker ile olan bağıydı. Ancak zamanla iyi yönetim, bu kapı arkası konuşmaları ortadan kaldırdı. Otyakmaz’ın net bir özelliği var o da takıma bir idari yönetici gibi yakından ilgi gösteriyor. İlk haksızlıkta çıkıyor, takımının gösterdiği mücadeleden dem vurarak oyuncularının motivasyon kaybına uğramamasını sağlıyor. Bu da oyuncuya “Demek ki bize sahip çıkan, bize önem veren birileri var” duygusunu uyandırıyor. Ayrıca takıma yatırım da yapıyor Otyakmaz. Kulübün mevcut borcu 300-400 milyon dolar arası. Süper Lig’den oldukça iyi para kazanıyorlar. Tribünde de… Zira Sivasspor Anadolu kulüpleri arasında en yüksek bilet fiyatı biçen kulüplerinden bir tanesi. Bu nedenle borç pek de korkutmuyor, başkan ve yönetimi. Çünkü Sivasspor’u atılımda bir holding gibi görüyorlar. Aynı zamanda stadyumun yenilenmesi de genç başkan ve yönetimin aklındaki projelerden.

Futbolcular. Tabi başarılı olmak için bunlar yeterli değil. Karşılaşmalar yönetim odalarında değil, sahada oynanarak kazanılıyor. Onu da yapıyorlar. Sociedad’ın çıkışını hepimiz Nihat’ın varlığından dolayı yakından takip etmişizdir. Ben Sivas’ta da biraz o görüntüyü anımsıyorum. İyi bir forvet ikilisi, sert orta saha, savunmayı bilen defans hattı (kabul etmek gerekirse Sociedad’ın göbek oyuncuları da biraz sorunluydu). Kaleci konusunda bana göre Westerveld’de sorunluydu, Petkovic’de soru işareti. Ve belki de en önemlisi; kendi evinde mağlubiyet almamak. Bence Sivas Sociedad’dan daha avantajlı (Sociedad takımıyla veya oyun yapısıyla değil genel lig pozisyonları ve gidişatları açısından). Zira Mehmet Yıldız denilen bir oyuncuları var. Türkiye Ligi’nin underrate oyuncularında ilk üç’tedir bana göre. Ne çok teknik ne de iyi bir bitirici. Ancak iyi kaptan ve yılmayan bir savaşçı. Hücumun nasıl yapıldığını iyi öğrenmiş. Sadece kendine oynamıyor, takım oyuncusu, arkadaşlarını da pozisyonlara sokuyor. Bu nedenledir ki gol-asisst sayısı onu klas forvet kategorisine koyuyor. Sonra iyi bir hücum yönlü orta sahası var Sivasspor’un. Mohamed Ali. Yıllarca İkinci Lig’de oynayan tecrübeli oyuncu, iki yıldır frikikten, uzaktan attığı gollerle takımının sıkışan maçlarını kazandırıyor. Tıpkı son Gençlerbirliği maçı gibi. Sonra Türkiye Ligi’ne göre hiç de fena olmayan bir derinliği var kadronun.

Rakipler. Hiç kuşku yok ki Galatasaray ve Trabzonspor’u bir tarafa ayırırsak diğer reel rakipler bir hafta başka bir hafta başka oynuyor. Yani eskisi gibi çok rakip yok. Doğru düzgün bir form grafiği yakalayamadı rakipleri ve rüzgar nereye sürüklüyorsa onlar da oraya doğru gidiyorlar. İşte Sivasspor’un Galatasaray ve Trabzonspor ile ortak noktası da bu. Futbol yapıları belli. Her hafta aynı mantığı sahaya yansıtabiliyorlar. Puan kaybı yaşamıyorlar mı? Yaşıyorlar ama ‘kılıçla yaşayan kılıçla ölür’ misali kendi bildiği oyunu oynuyor. Ve yer yer eleştiriliyor. Sistemin ve futbolun çok yavan olduğuna dair. Bence yanlış. Bu belki Fenerbahçe veya Galatasaray için söylenebilir ancak iki hafta üst üste alınacak mağlubiyetlerle özgüveni yerle bir olacak bir takım için söylenemez. Bu kadar kırılgan takımlar zaman zaman mağlup olmaktan korkarak iyi bir futbol oynayamayabilir. Bu nedenle genel olarak çok da göz zevkini olumsuz etkileyecek bir futbol oynamıyorlar.

Sivas’ta, başkan yatmıyor, hocanın kafası çalışıyor, futbolcular özverili oynuyor, halk da desteğini esirgemiyor. Bu durumda geriye kalan tek şey helva yapmak. Sivas geçtiğimiz yıl kıvamı tutturamasa da bana göre helvayı yaptı. Ancak insan yapa yapa öğreniyor demek ki… Bu yıl şu ana kadar oldukça iyi gidiyorlar. Artık insanların ‘Anadolu’dan şampiyon çıkmaz’ lafına itibar etmiyor. İşte o tabuyu yıkan takım olarak Sivasspor, bu istikrarlı gidişi sürdürebilirse lig tarihindeki efsane sezonlardan bir tanesinin altına imzasını atar.

7 yorum:

Turgay Keskin dedi ki...

Westerveld ve Petkovic karşılaştırması süper olmuş. ikisinin de sağı sollu belli olmuyor gerçekten..

Bu arada benim en çok merak ettiğim konu, Bülent Uygun'un başka bir takımda göstereceği performans. Sivasspor'da oturttuğu sistemle başarılı bir performans gösteriyor. Ama farklı bir takımda neler yapabilir, bu kafamı çok kurcalıyor..

Alfredo dedi ki...

turgayın dediğine bir örnek şuan Madrid teknik direktörü olan Juande Ramos'un Tottenham da ki başarısızlığıdır.Sevilla ile yakaladığı başarılar tartışılmaz ama sonrası...

asıl konuya gelince sivassporun bütün yönlerini çok güzel değerlendirmişsin.Şampiyon olmamaları için önlerindeki tek engel kendileridir bence.

fabrizio dedi ki...

Ben de Fatih Terim örneğini sunmak isytiyorum. Zira Bülent Uygun'da da bu potansiyel var. Deri montun kollarını dirseğine kadar sıyırmasından tutun da yan hakeme yaptığı artislik tavırlara kadar Terim'e benzetiyorum. Neyse, bu adam da Terim'in Galatasaray'da gerçekleştirdiği başarıyı Sivas'ta şampiyon olarak gerçekleştirebilir ancak sonrasında bünyesine daha da hükmedecek olan kibir sonucu, hayatı looser olarak devam edebilir. Bu arada her ne kadar Terim, Milli Takım fırsatını iyi değerlendirmiş olsa da başladığı yerle bitirdiği yere bakarak looserdır bana göre...

Turgay Keskin dedi ki...

Bülent Uygun da Juande Ramos kadar olmasa da Sivasspor'da yaptıklarıyla baya bir kredi kazandı. Başka bir takımda başarısız olsa bile yine bir şans bulabilir.

Fatih Terim de ne yaparsa yapsın kredisi bitmez herhalde, bitmiyor..

Bülent Uygun gelecekte ne olur bilemiyorum..

Adsız dedi ki...

Looser?

fabrizio dedi ki...

hakikatan looser nedir ya? hadi bir kere olsa neyse de iki defa looser yazarken acaba aklımdan ne geçiriyordum? :)

Adsız dedi ki...

borc 300-400 milyon$ demişsin bi yanlışlık olmasın