27 Ağustos 2010 Cuma

Alın Size Galatasaray!

Temizlenemeyecek, unutulmayacak bir sezon başlangıcı, asla örtülemeyecek bir futbol skandalıdır dün gece Ukrayna’da alınan sonuç! Ve bu skandal bu takım kadrosunu oluşturan, 400 günlük sorunlara 80 gündür çözüm bulamayan, koca bir transfer sezonunu çöpe atmış yönetimin eseridir. Rijkaard’a dil uzatan taş olur… Koca maç boyunca koşmayan, topa girmeyen hepsini geçtim 10 kişilik rakibe karşı topu ayağında tutamayıp, maç boyunca dan-dun oynarken son dakikalarda kısa paslarla çıkmaya çalışarak top kaybı yapan bir takımda hataları Rijkaard’ın üzerine yıkan gitsin evine, kazak örsün ama futbol konuşmasın, izlemesin.

Derdimiz belli! Oyuncu kalitemiz zaten dibe vurmak üzere. Kewell yok, burun kıvrılan Elano yok, maçı çevirmesi olası Batdal yok! Kulübeye bakın hangisi maç kurtarır yalvarırım bana mail atın ben de bileyim. Kulüpten emekli olması muhtemel Aydın’ın attığı gol Konya’dan sonra bir kapı daha açabilirdi ancak zaten işler romantizme kaldıysa ona da gerek yok! Galatasaray’ın ister Ukrayna şampiyonu olsun, ister 90 değil 180 dakika koşsun, stadyumunda değil 20 bin 80 bin kişi olsun şu takımı eleyerek üst tura çıkması şart değil kanundur… Şimdi elenmenin sebebini ister Rijkaard’a bağlayın, ister transfer gecikmesine isterseniz de zemine…

Ne oldu? Ben bunu merak ediyorum. Bir yıl içinde değişen ne oldu? Keita, Elano, Dos Santos, Jo transferleri yapılırken UEFA kriteri yok muydu? Sabredip bu adamları (Jo hariç) kadroda tutamadıktan, teklif gelir gelmez satmaktan başka bir çare yok muydu? Şampiyon olsak kaç yazar, 5’inci olsak kaç yazar? Türkiye’nin Avrupa Kupası’na sahip tek takımı ön elemelerde beş kuruş mücadele etmeden (futbolu ve sistemi eleştirmiyorum, mücadele) elenmiş… Bu takım ligdeki tüm maçları kazansa neye yarar? Seviniriz, eğleniriz formaya tur atarız o başka ancak bu skandalı ve ayıbı hangi başarı örter bu saatten sonra bilmiyorum.

Açık ve net konuştu Rijkaard! Uzatmanın veya dolandırmanın ne anlamı var ne de gereği. Savunmacı istedim almadılar. Sen hocanı satarsan; hocan da seni böyle taraftarın önüne atar. Şimdi Misimovic’i mi getiriyorsun, Emana’yı mı getiriyorsun getir. İstersen Cristiano Ronaldo’yu, Ronaldinho’yu getir. Bu ayıbı örtebileceksen Messi’yi getir. Ama örtemezsin. Tromso maçını hatırlıyorum, rakibi futboldan soğutmuş, oyunu basket maçına çevirmiştik. Şu maça bir bakın! Galatasaray’ın organize atağı var mı? Rijkkard mı suçlu bunda yoksa o adama sezona sağ bek olarak Ali Turan, orta üçlü olarak Sarp, Barış, Ayhan ile başlatmayı dayatan yönetim mi? Diyorum ya, şimdi UEFA kriterleriyle mutlu mesut Türkiye Ligi’nde oynasınlar. Şampiyon falan olunursa sakın övünmesinler, konuşmasınlar. Bu ayıbın altında onların imzası vardır, Hatayı ve suçu kabul edip bir köşeye çekilsinler ve şunu bilsinler; Sen Rijkaard gibi bir hocayı takımın başına geçirip, istediği transferi yapamıyorsan o adamı da buralara kadar getirme! Bırak otelde oda servisinden viski isteyip, çocuğuyla ilgilensin, ailesine zaman ayırsın. Taraftar dahil kimseyi sinir hastası yapma hakkınız yok! Bir ay değil, iki ay değil, üç aya yaklaşan transfer döneminde bir tane orta alan oyuncusu takıma katamıyor, transferleri sezon öncesine kampına yetiştiremiyorsan bu senin ayıbın, yaşanan bu skandal da senin ürünündür, suçlu arama!

“İstifa etmeyi düşünmüyorum, yapacak çok iş var.” Sözler Rijkaard’a ait. Neyse ki İngilizce konuştu da kulüpte neler olup bitiyor anladık. “Alınan oyuncuların hepsi sakat, herkes neredeyse sakatlandı. Defansa da oyuncu istedim. Elinizdeki ürün ve kalite böyle olunca bu tip sonuçlarla karşılaşıyorsunuz” bu sözler de Rijkaard’ ait. Şimdi isterse oyuncular hocalarını satsın ister yönetim hocayı göndersin isterse de Yücedağ yine yanlış çevirdim desin. Diyorum ya bu saatten sonra kim ne yaparsa yapsın şu ayıp ne örtülebilir ne de unutulabilir!

Galatasaray camiasında başarılı adama yer yokmuş onu A’sından Z’sine anladım. Üstünel iki başarılı transfer yaptı, ayağı kaydırıldı. Daha ö günlerde belliydi. “Transfer Haldun’un değil komitenin başarıları” demişti Mehmet Helvacı ve Adnan Polat… Adnan Sezgin fantezimizi zaten anlamış değilim. Üstünel’e o bütçeleri önerme şansını veren sokaktaki taraftar değil yönetimdi ve eleştirme hakları yok! Alsınlar bu sonucu baksınlar hatalarına ve unutmasınlar, bu sonuç kongrede de karşılarına çıkar, Ali Sami Yen’de de… Zaten ne konuşuyoruz ki biz? Koskoca Galatasaray iki yıl boyunca hocasının derdini basına ve taraftara anlatabilen bir tercüman bulamamış, son getirdiği de üç maymunu oynuyor, telkinlerle çeviriyor. Hangi skandaldan hangi olmamışlıktan bahsedeyim ben de şaşırdım…

Hiç yorum yok: