18 Ağustos 2010 Çarşamba

Galatasaray'ın futbol işkencesi...

Sezona kabul edilebilir bir puan kaybı ancak asla hazmedilemeyecek kadar kötü bir futbolla merhaba diyen Galatasaray’da işlerin yolunda gitmediği ortada… Mağlubiyet kabul edilemeyecek bir sonuç değil ancak asıl önemlisi geçen sezondan süregelen hastalıklara halen teşhis koyulamaması. Tedaviden bahsetmiyorum bile! Peki, neden kötü Galatasaray geçen yılın aynısını oynuyor?

İki yıldır süregelen bir savunma zaafımız var. Yanlış anlaşılmasın sadece Sivas maçından bahsetmiyorum. Arada ikisi resmi, biri özel olmak üzere üç ciddiye yakın maç vardı. Kulvarlar farklı olmasına farklıydı ancak sıkıntılar aynı. Yerleşim konusunda çok ciddi bir problemi var Galatasaray’ın. Neill’in forması garanti –ki hak ediyor da- ancak ikinci stoper için halen içimize sinen bir profil göremedik sahada. Savunma göbeğindeki uyumun önemini çok uzağa gitmeden Bülent-Popescu ile açıklarım. İki farklı karakterlerdi ama birbirlerini çok iyi tamamlıyorlardı. Maalesef Servet-Neill birbirini tamamlayamıyor. Özellikle Servet’in aklı ne formasında ne de sahada… İki yıl önce hırsı ve yetenekleri ilk 11 yazılırken tahtaya ilk onun ismini yazdırıyordu ancak; bugünkü görüntüsü ilerleyen haftalarda korku veriyor. Uzağa gitmeden Hakan Balta’daki düşüşün de açıklaması yoktur nazarımda. Hakan gibi profesyonel bir oyuncunun bu denli düşüşü hangi sorunlardan kaynaklanıyor çok ciddi araştırılmalı. Zira Sivas maçında bir pozisyonda adam kovalayacak dermanı olmadığını görmek üzdü beni.

Konuyu dağıtmadan; yerleşim sorununun temeli ise orta alan çarpıklığından kaynaklanıyordu. Mehmet Topal Türk futbolunun en iyi kesicilerinden birisi olacaktı ancak o da düşüşe geçti. Zaten tam o sırada da satışı gerçekleşti. Sarp da iyi bir kesici ancak maç içinde yüklenen karakterler ve roller oyuncunun asıl işini yapmasını engelliyor. Bu kötü bir durum değil ancak elde Ayhan varken Mustafa ileri çıkıyor Ayhan çakılı oynuyorsa bir kere teknik heyetimiz oyuncularımızı tanımıyor demektir. Orta alana yapılan Cana takviyesi sertlik kazandıracaktır şüphesiz ancak tek başına etkisiz elemandır. Hazır olmadığıysa ayrı bir tartışma konusu.

İşte bu noktada Galatasaray’ın sert bir orta alan mı yoksa topa sahip olmamızı sağlayacak bir virtüöz mü alması gerektiği tartışmaları. Topa sahip olan takımın kesicilik, adam kovalamak gibi dertleri zaten olmaz. Zira top kendi ayağındadır. Bu nedenle hem Arda’nın yükünü hafifletecek hem de oyun kuracak bir oyuncu şart bu takıma. Peki bu yeni bir hastalık mı? Hayır! Geçen yıl da çok çektik bu konuda ancak top taşıyabilen oyuncuların çokluğu bu durumu halı altına itti. Ancak onlar gidince mevcut yapının ne denli sorunlu olduğu ortaya çıktı. Top çıkaramayan, pozisyon üretmeyen ve daha da önemlisi bir Galatasaray karakteri olan oyuna hükmetme konuları şu anda ancak istekleri ve rüyaları süslüyor. Sebebi tartışmasız transferin gecikmesidir. Zira olmayan oyuncuyla bunu gerçekleştiremezsini elbette…

Transferin geç kaldığını artık dile getirmek tekrardır… Sadece laf kalabalığı yapar, zaman çalar. Halen çalışmaların iki hafta süreceği yazılıp çiziliyor. Bu denli nakit girişi gerçekleşmiş, üstüne mevcut yılın transfer bütçesini de kullanılabilir hale getiren Galatasaray yönetimi ya İstanbul’a inmeden inanamayacağımız transferlerin peşinde ya da hepimiz bir son dakika şakasına daha –Petre, İnamoto, Bratu gibi- hazırlıklı olmalıyız...

Başa dönecek olursak; neden Rijkaard’ı eleştirmekten bahsettik… Teknik adamlar bir takıma karakter yükleyen ve futbol oynattıran adamlardır. İyi oynadıklarında nasıl sadece onların sayesinde değilse oyunun kötü olması da tek taraflı bir suç hadisesi değildir. Ancak eldeki kadroya uyumlu bir sistem çıkartmak tam da teknik adamın işidir ve bir yılı bu sebepten ötürü çöpe atmış bir takım aynı arızalar veren geçen seneki sistemle oynuyorsa bu bir problem olduğunun göstergesidir. Hızlı oynamak ve pasa dayalı bir futbol için buna uyumlu oyuncularınızın olması şarttır. Ve bu oyun asla Mustafa, Barış, Sabri gibi tempolu oynayan ancak dikine değil geriye de yana yönelik bir pas mantalitesiyle yetişen oyunculardan çıkacak bir sistem değildir. Bu nedenden ötürü daha çok fizik ve baskı unsurları göz önüne alınarak arkası sağlam yeni bir hücum sistemi daha uyumlu bir görüntü çıkaracak ve belki de şampiyonluk için takımı sırtında taşıyacaktır.

Evet, transfer gecikmiştir, üstelik önceki yılın üç as oyuncusundan yoksun bir kadro varsa kabul edilemez bir durumdur. Ancak aynı sorunları teşhis edemeden daha keşmekeş bir sistemle futbol oynattırmaya çalışılan ve sonuç olarak hiçbir maçı domine edemeyen bir kadroyla karşınıza çıkan teknik ekibin de mevcut durumda büyük bir payı vardır. Bunlar ne okuması ne de yazılması güzel hadiselerdir! Ancak; dikkate alınması demek bizim bir daha böyle yazıları kaleme almamamız eş anlamını taşımaktadır. Ve tek dileğimizdir…

Hiç yorum yok: