19 Ağustos 2010 Perşembe

Transferin rahat takımı Galatasaray!

Normalde transferin şampiyonu yazarlardı bizim için ama bu yıl tablo biraz farklı... Bu yılki politika malum. Düşük yıllık ücret, düşük bonservis hesapları ve transfer sezonun bitmesine iki hafta kala atılamayan hamleler. Adnan Polat Galatasaray Kulübü’nün Başkanı’dır. Ve o mevkiye onu seçenler sokaktaki Galatasaraylı’lardan daha Galatasaraylıdır. Benden de… Ben takımımı severim, desteklerim… Ancak onlar bunlara ek olarak denetler, kontrol eder ve takımın asla zarar görmemesi için çalışırlar. Evet çalışmak… Selahattin Beyazıt bugün rakı masasında sohbeti güzel diye başarılı olacağına inanmadığı veya an itibarıyla başkanlığa yakıştırmadığı adama destek vermez. Evet taraftar takımını sever ancak esas misyon sahibi Genel Kurul’dur ve Polat’ı onlar seçmişlerdir. Kaldı ki Adnan Polat’ın bugüne dek takıma yaptıkları da asla unutulmamalıdır. Ancak tüm bunlar transferde geç kalındığını ve sezona ümitsiz başlandığını gizlemez.

Politika başkanın ağzından çıktığı şekliyle yukarıda yazıyor. Ancak burada kritik bir nokta var; biz bu şartlar altında Ledesma’ya, Baptista’ya veya Rosicky’ye gidiyorsak transfer komitesinin belirlediği isimler komple çöp kutusuna gider. Çünkü bu adamlar zaten isim yapmış, ya yüksek bonservis istenen ya yıllık ücreti uçuk ya da her iki fedakarlığın yapılması gereken isimler. Bu politikayla bu adamlarla işimiz yok bizim. Yaptığımız transferlerin Pino gibi ucuz ve bir ucundan gelecek vadeden adamlar olması gerekmiyor mu? Ancak yönetimi de anlamak zor değil! Zira geçen yılki transferlerin üzerine bu yıl hayal kırıklığı yaşatırız endişesiyle hareket ediyorlar. Ancak gerçek şu ki lig başladı ve biz kilit transferlerimizi sezon öncesi kampa yetiştiremedik. Sezon öncesi kampa gelmeyen adamdan ne beklenirse onu beklememiz lazım ama taraftarın ve Türk insanın da öyle bir huyu yok! Bugün sokaktaki taraftar Cana’dan iki adam geçip araya top atmasını bekliyor. Bu şartlar altında yeni gelecek isimlerin uyum süreçleri ve taktiğe adaptasyonları nasıl olur ne kadar zaman olur kocaman bir soru işaretim var…

Üstelik ne zaman geleceği de belirsiz. Zira Adnan Polat dün şöyle bir ifadede bulundu; “Transferlerimizi yapacağız. Galatasaray taraftarlarının da arzu ettiği nitelikte sporcular olacak. En önemlisi, teknik heyetimizin, takımın ihtiyacı doğrultusunda transfer yapmak istiyoruz. 11 kişinin oynadığı futbol neticede bir mekanizma, bir makine. Bunun ihtiyacı olan parçalarını getirip oraya koymak lazım. Bunu da en ekonomik şekilde sağlamak lazım. Biz onun için uğraşıyoruz şu anda. Galatasaray transfer sezonu bitmeden ihtiyacı olan futbolcuları muhakkak alacaktır ve almamız da lazım. Önemli olan bu transfer sezonu bitmeden önceki dönemde oynanan müsabakalardan herhangi bir şekilde kötü netice almadan yola devam edebilmek. Çünkü biz eylül ayında tam takım haline gelmiş oluruz. Ondan sonra da bu takım bence iyi yol alır.”

Futbolu çok iyi bilen Adnan Polat’ın bu açıklaması maalesef bir fecaattir. Ekonomik sorunlar her ne olursa olsun gücün yettiği isimlere yönelerek transfer yapılmalı ve lig başlamadan takıma monte edilmeliydi. Dünya çapında bir kulüp olarak özellikle de sezonun başlamış olmasının yöneticilerde hiçbir rahatsızlık yaratmaması. Hatta bakarsak daha da 14 gün varmış… Nasıl olur da takımın iskeleti olacak oyuncu transferleri ligin 3’üncü haftasından sonra gelse dahi sorun yokmuş gibi lanse edilir anlamış değilim…

Amaç yönetimi zayıf yönünden çökertmek değil elbette. Ancak sportif başarının gelirlere direkt etki ettiği bir sektör futbol ve biz sezona çok kötü başladık. O kadar başkana yüklendik yazıyı onun söyle bitirelim; “Geçen sene çok iyi başlamıştık Süper Lig'de, bu sene kötü başladık. İyi başlayıp kötü bitirmektense, kötü başlayıp iyi bitirmeyi tercih ediyoruz. Önemli olan sezon sonu iyi bitirmiş olmak, ona gayret gösteriyoruz.”

Hiç yorum yok: