Erk, yönetim gücü, hata, örümcek ağı bağlamış kafalar. Sıkı takipçiler bu ifadeleri ‘nefretverenler’ serisinden ve devamından hatırlayacaktır. Onlar gördüklerini çalamadıklarından dolayı bu satırlarda ve diğer bloglarda yüzlerce kez eleştirildi. Soruyorum: “Ne farkı var sizce Galatasaray Yönetimi’nin onlardan?”
Onlar da iki sezondur göremiyor. Gördüklerini umursamıyor. Daha önce yapılanları, standartları, gelenekleri hiçe sayıyor. Ne farkları var ‘siyah giyen adamlardan?’
Skibbe kovuldu. İğrenç bir ifade değil mi? Ama bugünkü eylemin karşılığı bu işte. Geldiği günden bu yana yaptığı işler çöpe gidecek Skibbe’nin… Daha önce hem Fenerbahçe hem de Beşiktaş yönetimini taraftarın hak etmediği bir tablo yarattıklarından dolayı eleştirmiştim. Aynı şeyleri Galatasaray yönetimi için söylememe nedenim, uzun yıllar sonra işi sadece futbol oynatmak olan bir adamı (Gerets’i de aynı kategoriye koyarım) Florya’ya getirmeleriydi. Hakikaten de bu adamın tek işi vardı, futbol oynatmak, oynanan oyundan zevk alınmasını sağlamak. Ne Hagi gibi Fatih Terim gibi başkana laf atıyordu, ne Sezgin’e bulaşıyordu, ne Lincoln’e kement atıyor, ne taraftara negatif elektrik saçıyor, ne kötü futbol oynatıyor, ne, ne, ne… Futbolla ilgileniyordu işte.
Buradan anlaşılıyor ki biz futbol adamı aramıyoruz. Gerilimden, kaostan, tartışmalardan beslenen adamlardan hoşlanıyoruz. Aşağıdaki haberde de yazmışım ya, bize Hikmet’i, Yılmaz’ı bile fazla. İstiyoruz ki teknik direktör sağa-sola pislik bulaştırsın, agresif olsun, takım içinde gruplaşmalar yaratsın, bağırsın, çağırsın.
Basın toplantısına belki özel bir haber girerim. Ama su yüzünde gözüken kısmıyla tek bir cümleyi alacağım: “Dün yenmiş olsaydık, bugün bu toplantıyı yapmıyor olacaktık…”
Budur işte Skibbe’nin gönderilişini, verilen gücün kötüye, yanlış yolda kullanıldığının kanıtı. Gerçekten de dün Baros o penaltıyı atmış olsa; bugün Florya’da herkes gülücükler içerisinde Bordeaux maçına hazırlanıyordu. Skibbe asla ve asla gönderilmeyecekti. Bir ideoloji sonucu değildi bu karar. Zira öyle olsaydı, Sivas maçlarıyla yapılırdı. Ne bileyim geçtiğimiz hafta yapılırdı. Bu arada zannedilmesin ki Kocaeli’nden, sadece Kocaeli’nden değil herhangi bir takımdan beş gol yenilmiş olmasını halı altına itiyor, doğal bir durummuş gibi düşünüyorum. Elbette yıkım bir skor. Ancak büyük takımlar ancak böyle zamanlarda büyük olduklarını kanıtlar. ‘Küçük adam’ gibi davranmazlar.*
Yıkım skor dedim. Sizce de öyle mi? Bu skor yıkımsa, Benfica, 2-0 nedir? Bayram skoru mudur? Pozisyon verilmeden tamamlanan Hertha maçı nedir bu durumda? O maçlarda takımı kim yönetti? Adnan Sezgin mi? Polat mı? Ben esas yıkımı Bordeaux maçıyla bekliyorum ve tuttuğum takımın (daha önce belirtmiştim, Galatasaraylıyım) farklı yenilmesini istiyorum. Ligin ilk 5’ten daha aşağılarda tamamlanmasını diliyorum. Yapılan yanlışların göze sokulmasını istiyorum. Sonra demode futbol seyretmek istiyorum ben. Tuttuğum takımın doldur-boşalt futbolunda öncü olmasını, golleri organize ataklarla atmasını istemiyorum. Belki o zaman Adnan Polat’ın gözleri açılır. Şayet açılmazsa da kendi deyimiyle “Düzeltenler gelir.” Üzgünüm ama ‘tarih tekerrürden ibarettir.’ Ve hata yapanları asla affetmez.
Hata… Kimine göre doğru bir karar bu. Ama doğrunun ölçütü nedir onu bilmiyorum. Oynadığımız futbol Türkiye’deki tüm takımlardan üstündür. Kondisyon olarak oynadığımız tempoya göre çok iyiyiz.
Hata… Son üç yıldır Galatasaray’ı Galatasaray yapan ilkeler bir bir çöpe gidiyor. Bunlar da bir hata değil mi? Siz kaç sezon hatırlıyorsunuz bilmiyorum ama ben son dört yılda üç kez devre arası sonrasında hoca değişimi görüyorum. Dere geçerken at değiştirmezdi Galatasaray. Halen de değiştirmiyor. Şimdilerde en ufak su birikintilerinde zırhlı araçtan inerek, binek hayvanları tercih ediyor. Bu nedenledir ki dereyi göremiyor.
Evet, Skibbe’ye karşı olumlu düşüncelerim vardı. Sempatim vardı. Ancak şu kesin ki Galatasaray’ı Skibbe’den çok seviyorum. Ancak bugün olanları hayırlı karar olarak yorumlayamıyorum. Dilim de varmıyor, elim de gitmiyor. Önceki yıl ne kadar doğru yaptıysa yönetim ve ben ne kadar o adamları olumlu eleştirdiysem hepsi çöp bugün. Yarın da çöp. Bu yazı da çöp çoğuna göre. Tek kalan var. Elle tutulamayıp, gözle görülemeyen: “Hata…”
*Y.N. Wilhelm Reich’ın ‘Dinle küçük adam’ kitabında sayfalarca tasvir ettiği insan ruhu…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder