15 Ekim 2009 Perşembe

Sonrası...

Fatih Terim’in attığı adımın olay olduğu bir futbol var Türkiye’de… Ali Sami Yen semalarındaki günlerini düşünün, gidişini, geri gelişini, Milli Takım performanslarını… Her biri kendi içerisinde ayrı bir olaydı…

Bursa maçıyla Fatih Terim’in ikinci denemelerinden bir diğeri de hüsran ile sona erdi. Peki, Euro 2008? Her şey güzeldi… Fantastikti… Ancak o gün de bir sistem yoktu takımda göze çarpan, deplasmandaki Bosna maçında da içerdeki Belçika maçında da… Bunun yanında takıma ne genç oyuncu adaptasyonu yapıldı ne de tercihler doğruydu…

Fatih Terim Milli Takım antrenörü olacak bir çağda değil. Zira aktif olmayı, mutfağa da girmeyi seviyor futbolda. Bunu Galatasaray’da denedi sonu hüsran oldu. Biraz Milan’da el atmaya çalıştı, sonuç yine aynıydı. Son olarak Türkiye Futbol Federasyonu yeni bir tanım yarat onun içinı; Milli Takımlar Sorumlusu diye… Kısacası A’dan Z’ye tüm alt takımları Terim’e bağladı. Burada da olmadı. Ümit Milli Takım ve U19 sürünüyor…

Sonuç olarak bugün görevinden istifa ederek yeni heyecanlara yelken açmak üzere kenara çekildi. Muhtemelen sezon sonuna kadar da dinlenecektir.

Peki, sonrası? İşte o dönemi karanlık görenlerdenim ben de… Zira Terim kendisini bir Capello gibi görüyor (Capello dememin sebebi; gittiği her takımla şampiyonluk yaşaması)… Ya da bir Mourinho (bunun sebebi de hem başarı hem de karizma)… Tamam, belki insanlar yurt dışında da Terim dendiği zaman tanıyorlar onu ancak o henüz kendini tanımıyor. Daha doğrusu kendi zihninde tasavvur ettiği Terim ile gerçek Terim arasında büyük farklar var. Zira biz Fiorentina’daki, 96-00’de Galatasaray’daki Terim’i görmek istiyoruz. Hani şu saçlarını sağa yatıran, montun kollarını sıvayan daha da doğrusu aklını daha çok futbola yoran adamı istiyoruz. Siyah takım elbisenin altına kahverengi mi gider siyah mı diye düşünen Terim’in neler yaptığı Milan kariyerinden itibaren ortada. Kendisi de hala orada zaten.

Yapılan tüm olumsuz eleştiriler veya düzülen methiyeler Türk insanındaki Terim hayranlığı konusunda bir artı adım sağlamaz. Zira bu ülke insanı Terim’i seviyor. Bu ülke çocukları Terim’i örnek alıyor. Bu toprakların futbolcusu ileride Terim gibi bir antrenör olmanın hayallerini kuruyor. Ancak böylesine bir güven ortamında istediklerini yapamıyor kendisi. Sebebi de aklının futbolda olmaması.

Bugünkü şartlar altında Terim’den büyük takım transferi beklemek hata olur kanımca. Zira o da farkında olmalı ki Türkiye’de takım çalıştırma mevzusunda kapıyı açıverdi aniden… Ancak Terim’in kariyeri bir Türkiye başarısızlığı daha kaldırmaz.

Hiç yorum yok: