
"Hayatımın en güzel günlerini 2009 yılında yaşadım" demeniz dileğiyle...
08 Kasım Cumartesi
14:45 Arsenal - Manchester United – Spormax
20:00 Monaco - Olimpique Lyon Kanal A
16:30 Hamburg – Borussia Dortmund - Kanal 24
09 Kasım Pazar
18:00 Schalke 04 - Bayern Münih - Kanal 24
19:00 Fenerbahçe - Galatasaray - Lig TV
Futbolcuların böylesine özverili oynaması şüphesiz galibiyetin kilit noktası. Ancak Skibbe’yi de alkışlamak gerektiğini düşünüyorum. Arda’nın galibiyet sonrası hocasının elini kaldırmasından ve tribünlere alkışlattırmasından sonra daha bir dikkatle takip ediyorum, sahayla kulübe ilişkisini. Takım hocasını seviyor. Ve hocasını kaybetmemek için de varını yoğunu koyuyor sahaya. Sonra, aradan zaman geçti Skibbe’de takımı tanıdı. Artık hangi maçta hangi oyuncusunun etkili olabileceğini görüyor. Adam kayırmıyor.
Sözü Skibbe’ye bağladım, çünkü bu konuda doluyum. Daha önce yorum yazdığım ‘forum’da çoğu kez Skibbe’ye haksızlık yapıldığını savunmuştum. Görmeliydiniz yorumları… Neyse olayı ‘ben demiştim’ noktasına getirmek istemiyorum. Amaç o değil. Amaç, ne kadar kolay insan harcadığımız. Ben Skibbe’nin Türkiye’de ve Avrupa’da başarılı olacağına inananlardanım. Zira kariyerinin tam da olgunlaşma evresinde. Ve Galatasaray gibi Avrupa’da tanınan, aynı zamanda saygı gören bir takımın başında.
Asla sıkı takipçisi olmadım ama ara ara bakmadan da edemiyorum. Özellikle de büyük takımların mağlubiyetleri ve sürpriz puan kayıpları sonraları okuyorum, Türkiye’nin spor gazetelerini. Spor dediysek futbol… Bu kez galibiyet sonrası okudum köşeleri. Aralarında Eusebio-Hakan ilişkisi kurup eleştireni de gördüm, sütun boyunca ne yazdığı anlaşılamayan adamları da, Lincoln ve Skibbe konusunda pişkince yorum yapanları da… Birkaçı hariç alayı skor yazarı. Skibbe’yi puan kaybı sonrası eleştirenler bu kez bir numara yapıyor.
Gazetelerde yer işgal eden kişilere de salladıktan sonra esas mevzuuyla yazıyı bağlayalım. Galatasaray bu galibiyetiyle bana göre liderliği kaptı. Lig usulü statüde 1’inci olmak çok önemli. Benfica maçı da hem bu uğurda hem de hafta sonu oynanacak derbideki moral açısından büyük bir önem taşıyordu. Galibiyetle sona erdi yol yarılandı. Sıra Kadıköy’deki sınavda.
- Futbolculara asla güler yüzlü davranmayın. Özellikle mimli futbolculara asla hoşgörüyle yaklaşmayın (Hoşgörü: Futbolcunun derdini dinlemek, yakın temas).
- Suratınızda her an itici tavrı koruyun. Futbolculara insan olduklarını hissettirmeyin.
- Sadece sahada ter döken takım taraftarlarını değil, hem futbolseverleri hem de televizyon izleyicisinin nefretini hak edin.
Hani surat ifadelerinde bir iğrençlik olur, ama maçı da hakkını vererek yönetir eyvallah deriz. Ancak o da yok. Yarısı gözünün önünde cereyan eden pozisyonları süzemiyor. Görenin gördüğünü çaldığı tartışılır. Son beş yıldır hakem tartışmasının yaşanmadığı sezon yok. En az bir beş yıl daha aynı güvensizlik ve eleştirilerle birlikte geçer gider.
Esas konuya dönecek olursak, bugün üzüntüyle seyrettik Ertuğrul’un basın toplantısını. Dağladı futbolseverlerin yüreğini. Kendisi de dedi ya “Benim gelişim de gidişim de olaylı oluyor” diye… Haklı adam. Scala zamanında da kampın sonunda habersizce Samsunspor’a verilmişti. En az bugünkü kadar fütursuz ve saygısızca koparılmıştı Beşiktaş’tan… Her sözünde ince bir ayar vardı. Daha da beter sallardı yönetime de bakma Beşiktaşlılığı’ndan sustu. İyi de yaptı. Takımı ne olursa olsun yüzüstü bırakmadı. İstifa ettiği dönem de oldukça manidardı. Sevmediği ve bunda sonuna kadar haklı olduğu sevimsiz yönetimine hoca bulması için on günlük bir süre tanıdı.
“Şimdi görüşmediklerini iddia ettikleri isimlerle görüşsünler” gibisinden de bir cümle kurdu. Aynen öyle şimdi takımın başında Ertuğrul varken, çekinmeden yaptıkları görüşmeleri daha rahat yapabilirler. Sanmıyorum ki bir B planları olsun. Onlar daha da büyük başarısızlıklar hak ediyorlar ama ya taraftar. Hakikaten yazık! Bir futbolsever olarak bir yönetimin bu denli acemice ve hayasızca davranarak kendi taraftarına saygısızlık etme hakkı yok diye düşünüyorum. Bence hoca değiştirmektense tez elden bir Olağanüstü Genel Kurul kararı alsınlar. Hem kendileri hem de Beşiktaş için en hayırlısı bu. Ve yazıyı Ertuğrul'un sözleriyle noktalayalım: "Adam gibi geldim, adam gibi gidiyorum." Yolun açık olsun Ertuğrul Sağlam...
Bu sene Galatasaray’ın senesi mi olacak ne? Bu kadar şans herkesin kaderinde yazmaz. Steau ve Bellinzona’yı kimlerin arasından çektiklerini biliyoruz. Şimdi de UEFA gruplarında çekilebilecek en iyi iki gruptan birine attı kapağı. Sonu benzemesin. Steau’da da elleri ovuşturmuştuk ama sonrasında geriye hüzün kalmıştı. Bir de şans sadece kurada değildi. Çektiği fikstür de on numara. Adnan Sezgin kendi hazırlasa herhalde fikstürü aynen böyle yazardı.
Şimdi bir tarafta Fener, bir tarafta Galatasaray puanları havuza attı. Ekseriye hepsinin hocası tartışılıyor. Ertuğrul’un bileti kesildi mi yoksa devam mı belli değil. Skibbe kenarda ama huzursuz. Aragones’in olayı tamamen farklı. Sanırım sözleşme maddesinden dolayı bir iki ay daha uzatacak tatili.