2 Mart 2009 Pazartesi

Antalyaspor - Trabzonspor: 0-1

Beşiktaş’ın şampiyonluğunun ertesi yılında Pancu-İlhan arasında nasıl ‘pas verme’ sorunu varsa aynısı da Gökhan ile Umut arasında var. En azından ben öyle seziyorum. İkisi de Batuhan gibi “Ben atarım ben kral olurum” düşüncesinde. Hal böyle olunca Trabzon üretken olamıyor. Gerçi kaçan golleri bu durum açıklayamaz ama ikisinin de aklı başka yerde. İkisi de boş kaleye nasıl kaçırılır diye örnekli gösteri sundu dün.

Biz nasıl seyrettiysek Antalyaspor’da öyle izledi. Nerede Galatasaray maçı nerede son iki maç. Ahmet’in takımdan kesilmesi rakip takımın elini kolunu sallayarak orta alanı geçmesine neden oluyor. Tıpkı Trabzon maçında olduğu gibi her atak potansiyel gol gibi oluyor. Gerçi Trabzonspor’un hakkını da yememek lazım. Penaltı gol bile olsa o güneşe kar dayanmazdı. Bu arada Slyva da takıma iyiden iyi oturmuş. Yakışıyor. Savunmaya güven verdiği gerçek. Yetmediği gibi topu da oyuna hızlı ve isabetli paslarla hızlı sokuyor. Yattara konusunda da bir Ertem Şener cümlesi kurmak istiyorum: “Böyle adamlar bütün maç duruyor, bir hareket yapıyor maç kazandırıyor.” Yattara da böyleydi dün. Son olarak yayıncı kuruluşa da bir sözüm var: Avrupa maçlarının tamamında güneşli bölgelerde brightness ayarı yapılıyor. Bizdeyse hak getire. Hadi ayarı geçtim, saçma sapan pozisyonların on kez tekrarını vereceğim derken, pozisyonları kaçıyorlar.

Hiç yorum yok: