Hafta sonu bu kadar güzel maç varken sadece Beşiktaş’ı seyredebildim. O kötü performansa katlandığıma mı üzülsem, diğerlerini kaçırdığıma mı üzülsem bilemedim. Bildiğim tek şey var o da 8 milyon euro verip Tabata’yı almalarına rağmen taraftarın halen yönetimden nefret ediyor oluşu. Bu bomba transfer (!) bile taraftarın ateşini almaya yetmemiş. Haksızlar mı? Elbette hayır!
Ligde 4’üncü maçlar oynanıyor. Beşiktaş, son şampiyon unvanıyla çıkıyor sahaya. Ancak halleri hiç de şampiyon takımmış gibi değil. Bu yıl transfer sezonunda çok ter döktü yönetim lakin boşa ter döktü. Nihat için ödenen paralar geliyor aklıma, bir de sahadaki Nihat geliyor gözümün önüne yazık kere yazık diyorum. Sonra Holosko’da bir haller var ki anlamadım. Bu kadar isteksiz bu kadar etkisiz nasıl oynanır özellikle de geçen sezon bıraktığı yeri anımsadıkça hayret ediyorum. Bunda Nihat’ın baskı oluşturduğuna inandığım varlığının da etkisi olduğu kanısındayım. Zira bir zamanların Hakan Şükür’ü gibi… Her topu kendine istiyor, kaleye vurana bağırıyor sonra bir forvet oyuncusuna yakışmayacak pozisyonlar alarak sakil ofsaytlarda kalıyor… Üzerinde bir gol baskısı olduğu açık ancak İspanya’da bu kadar yıl oynamış bir oyuncunun bu tarz durumları olgunlukla karşılamasını beklerdim. Sanırım İspanya yılları kariyerine ve karakterine gerektiği etkiyi yapmamış. Antrenmandan maa gitmiş gitmiş gelmiş…
Denizli… O da bir an önce lig bitsin istiyor. Adım gibi emini. Zaten kendisinin 2’nci yıllarının bir dökümünü bir araştırmasını yapsak sigara üstüne sigara yakar, biz kederleniriz. Önceki yılı takımı şampiyon yapıyor, taraftara “Bu yıl takım uçar” havası yaratıyor sonra ne oluyorsa bobin ısınıyor, kayış kopuyor. Beşiktaşlı olduğunu herkes biliyor kendisinin… Sezon başı takımı çalıştırmak istemiyordu. Belki de o da kendindeki istikrarsızlığın farkında. Bu nedenle sözleşmeye yanaşmamış olabilir diye düşünüyorum…
Oyuna ve sisteme gelince… Beşiktaş bundan iki yıl öncesine dönmüş gibi. Ernst olmasa her hat birbirinden kopuk kafasına göre takılacak. Takımdan bir tek onu çıkartır hepsine sallarım. Yönetimin son yıllarda tartışmasız en iyi transferi… Takımı, taraftarı ateşliyor, rakibi korkutuyor. Takımın en verimli oyuncusuyken, maç 0-0’ken zamansız oyundan alınıyor, delikanlı gibi oturuyor, takımı destekliyor. En önemlisi Fink’e tahammül ediyor yahu! Fink dediğimiz adam bildiğimiz Bülent Akın’ın Almanya şubesi… Belki biraz haksızlık ettim ama asla ve asla Şampiyonlar Ligi’nde oynayacak bir takımın oyuncusu değil. Bedava diye alınmış olabilir ancak; paradan önemli şeyler de var arkadaş…
Yanılgı olmasın! Beşiktaş bu beraberlikleri alırken galibiyeti kaçırmıyor. Asla! Bir puanı alıyor, cebine koyuyor. Yani maç bittiğinde çoğunluk “Maçın hakkı buydu” diyor. Haberi Rıdvan’ın yorumuyla kapatıyorum:
“Beşiktaş bir beraberlik daha aldı… Zaten bu şekilde galip gelme ihtimalleri çok az. 2 puanlı sistem olsa sorun olmaz da 3 puanlı sistemde olmuyor işte…”
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder