20 Ağustos 2009 Perşembe

Maç günü!

Yeni adıyla UEFA Avrupa Ligi’nde play-off ilk karşılaşmaları bugün oynanıyor. Galatasaray Estonya temsilcisi Levadia Tallinn ile Ali Sami Yen’de, Fenerbahçe ise İsviçre’de Sion ile karşılaşıyor.

Google’dan girip Levadia Tallinn’in performansına bakanlardan şüphe yok ki şöyle yorumlar duymuşsunuzdur; “Rakip çok formdaymış!”, “Adamlar Estonya Ligi’ni domine ediyor!”, “Estonya’da ligi yarılamışlar, kondisyonları da çok iyiymiş”, “Galatasaray’ı çok zorlar bu takım…”

Aslında kağıt üzerinde haklılar. Gerçekten de bu sayılan özellikleri taşıyorlar. Her şey iyi güzel de rakip de Galatasaray… 2000 yılı geyiklerine girmeyeceğim ancak, özellikle bu yıl Avrupa çapında iddialı bir kadro kurmuş ve bu kadronun başına da dünya futbolunda söz sahibi bir teknik kadro getirmiş bir takımdan bahsediyoruz. Dolayısıyla sürpriz olma ihtimalini dahi aklımdan geçirmiyorum. Sonra iki takımın oyun sistemlerini de ele aldığımızda Galatasaray’ın avantajlı olduğunu düşünüyorum. Zira Galatasaray’ın rakibi olduktan sonra gerek Şampiyonlar Ligi’nde oynadıkları Debrecen, Wisla Krakow maçlarının geniş özetini gerekse ligdeki 5-6 maçın özetini izleyebildim.

Tallinn’in takım kurgusu hücum odaklı… Başlıca sebep Estonya Ligi’nin kalitesiz oluşu ve ligin en iyi takımı oluşu… Bundan dolayı iş Avrupa’ya gelince düşünün Debrecen gibi bir rakip karşısında bile oldukça etkisiz sıradan, yavan bir takım haline dönüşüyorlar. Ve istedikleri hücum futbolunu oynayamayınca gol yememe telaşıyla savunma yapıyor. Savunma yapmaya çalıştıklarındaysa başarılı olamıyorlar. Wisla’yı elemeleri ise biraz kaleci biraz da şans unsuruyla gerçekleşti. Bu açıdan Ali Sami Yen’de ister hücum ister savunma oynasınlar, o atmosferde istedikleri bir sonuç alacaklarına ihtimal dahi vermiyorum. Bu nedenle bugün gazete sayfalarını süsleyen, “Dikkat etmek lazım”, “Rakip çetin ceviz”, “Galatasaray’ın işi zor” sözlerini umursamıyor, bugün seyir zevki yüksek bir maç olacağını düşünerek, maç saatini bekliyorum.

İstanbul’un Avrupa Yakası’nda işler böyleyken Anadolu’da da pek farklı değil… Özellikle bu tür eşleşmelerde bir de psikolojik etken olduğu düşüncesindeyim. Nasıl Federer rakiplerini tepkisizliği ve konsantrasyonuyla psikolojik olarak eziyorsa, Galatasaray, Fenerbahçe, Hamburg, Benfica gibi takımlar da gerek kadro yapıları gerekse köklü geçmişleriyle kendilerine oranla alt klasman ekipleri karşısında mücadelelere kafaca üstün başlıyorlar. Bu nedenle Sion’un da Fenerbahçe ile baş edebilecek bir güce sahip olmadığını düşüncesindeyim. Bilhassa buna İsviçre Ligi’ndeki Basel-Zürih ikilisini de katarak bir genelleme yapmak istiyorum; Savunma yapamıyorlar… Geçen sene Bellinzona, önceki sezon da Sion maçlarında gördük ki, atabiliyorlar belki ama çok ve çok gol yiyorlar. Özellikle ilk golü yediklerinde iş mahalle maçına dönüyor. Bu nedenle Fenerbahçe’nin bu yıl ki hedefleri, kurduğu kadro (bugün eksikleri dahi olsa) ve vizyonuyla sonuca ulaşacağına inanıyorum.

Fenerbahçe İsviçre’de saat 21.30’da sahaya çıkarken, Galatasaray Ali Sami Yen’de 21.45’te tur için sahaya çıkıyor. İyi seyirler Türk futbolseveri…

Hiç yorum yok: