24 Ağustos 2009 Pazartesi

Galatasaray'ın futbolu...

Blogu önceden takip edenler hatırlayacaktır. Genelde analiz ve sistem olaylarına girmiyorum. Kişisel yeti ve birikim açısından üstatlara karşı biraz had aşma gibi geliyor bana. Ancak arada bir kırıyorum zinciri, yapıyorum analizi… İşte bir Galatasaray analizi…

4-3-3… Galatasaray… Bugünlerde bu ikiliyi çokça duyuyoruz… Evet, Galatasaray bu sistemin değişik bir türeviyle oynuyor ama sahada işler PS’de olduğu gibi olmuyor elbette. Zira Rijkaard’ın sahaya sürdüğü takım hücumu ve savunmayı farklı oynuyor.

Biraz açacak olursak; takım hücuma çıktığında iki bekten Sabri sıkça bindirme yaparken, Hakan nadiren de olsa rakip takımın sağ kanadında gözüküyor. Yeri gelmişken bu da Hakan için bir artı. Zira eskiden sol bekte savunma açısından oldukça başarılı olurken, hücuma neredeyse hiç çıkmıyor oluşu, kanadı olduğu gibi açıktaki oyuncunun sırtına yüklüyordu. Açıktaki oyuncu da göbekten yardım almak zorunda kalıyor, göbek oyuncusu da sola yaklaşarak, hücum zenginliğinin azalmasına neden oluyordu. Bu açıdan Hakan’ın sık ve kontrollü bindirmeler yapması Galatasaray’ın sol kanadını da tehlikeli bir unsur haline getiriyor. Neyse kaldığımız yerden devam edelim. Stoperler hücuma çıkılırken savunmayı öne itiyor ve ikili yaklaşık kendi yarı sahasının ortalarına kadar çıkıyor. Ön liberolardan genel olarak biri de hücuma katılıyor. Hücumcu ön libero topun olduğu noktalara yakın oynayarak, sıkışan anlarda oyunu genişletiyor veya kısa paslarla hücum hattının rakip ceza sahasına yaklaşmasını sağlıyor. Diğer ön libero ise orta sahanın ortalarında gerektiği anda ikili savunmanın arasına girebilecek yakınlıkta bekliyor…

Orta alanda ise hücuma yön veren ve topu ayağında tutan oyuncu oyunu dikine veya kanatlara adam eksilterek aktarırken kanatlarda hem içe hem de sıfıra kat edebilen yetenekleriyle topu tehlikeli alana sokabiliyor. Ve bu sırada ceza alanı ve çevresinde ortalama olarak 5-6 Galatasaraylı oyuncu oluyor.

Top rakibin ayağındayken ise geri dörtlü en arka bloğu kapatıyor. Ön libero ikilisi de topun olduğu yere kanatlarla birlikte alan daraltmak amacıyla kenarlardan baskı yapıyor. Lider oyuncu da bu baskıya yardım ediyor. Daha da ötesinde pres ve oyun bozma Baros ile birlikte başlayarak kademeli olarak tüm takıma sirayet ediyor.

Şüphe yok ki bu oyun yapısı yıl içerisinde daha da etkili bir hal alarak ve belki de değişerek devam edecektir… Ancak ana fikir oyunu kısa mesafelerde oynamak, kanatları da etkili kullanarak pozisyon zenginliği yakalamak.

Kağıt üzerinde risk barındıran bir sistem gibi gözükse de zamanla parçalar yerine oturdukça her şey daha sistematik ve daha iyi şekilde uygulanacaktır. Bu sistem Süper Lig’de amaçlanan hedef için biçilmiş kaftan gözüküyor. Avrupa için ise biraz daha erken olur konuşmak. Ancak mantık olarak Avrupa’da da başarılı olacağını söylemek hayalcilik değildir bence…

Bu arada maç yazısı mı? Gidişat biraz ateşleyince önce bunu yazmak istedim. Birazdan maç yazısı da geliyor…

Hiç yorum yok: