31 Ağustos 2009 Pazartesi

Maç günü!

Cuma günleri ne kadar iticiyse, Pazartesi günleri de çarpı iki o kadar kötü benim için… Anlaşıldı ki UEFA Avrupa Ligi fikstürü pazartesiye maç taşıracak. Ya da gündüz maçları geri dönecek (İnşallah). Neden? Çünkü yayıncı kuruluşumuz son haftalarda 5-6 maçı aynı anda yayınlarken, lig başında aynı saatlerde iki maçın ayrı günlerde oynanmasını rica ediyor. Olan bize oluyor. Şimdi Ankara taraftarı nasıl gidecek maça? İşten izin mi alacak? Hadi Ankaralı gidiyor, Galatasaray’lı nasıl gidecek? İşten bu ortamda maç için izin mi isteyecek? Oynamayın kardeşim milletin ekmeği ve maç zevkiyle…

Galatasaray Ankaraspor’u yener… Net yazıyorum. Onların şu anda bizim maçtan daha önemli meşgaleleri var. Ankaragücü’ne daha da doğrusu Ahmet Gökçek’e nasıl yardımcı oluruz onun hesabındalar. İlk olarak büyüklerin de istediği Ediz’i gönderdiler. Dün de çok sevdiğimiz, sevgimizden sığdırasımız gelen Sayın Gökçek’in bir alt jenerasyonu Jr. Gökçek’e başkanlık koltuğunu verdiler. Şimdi onların aklı Jr. Gökçek’in de Ankaragücü’nde bir fenomen hatta ve hatta Türkiye’de bir emsal olmasını sağlamaya sıra geldi. Zira Galatasaray maçı çok da umurlarında değildir. Bir şey değil kendileri zaten nasıl bir zihin yapısındalar tahmin ediyoruz da garibim Röber neler düşünüyordur onu çok ama çok merak ediyorum. “Ne oluyor lan burada?” triplerine çoktan girmiştir.

Hani akılları başında olsa da bu maçtan puan almaları biraz zor. Hele ki dün de Fenerbahçe son dakikada kazandı ki daha bir gaza gelmiştir Galatasaray topçusu. Form durumu bu kadar yukarıdayken Ankara’nın cılız savunması karşı koyamaz diye düşünüyorum.

Son satırı yazarken fark ettim, bu kadar iddialı olmamın sebebi nedir bilmiyorum ama transferler Adnan Polat gibi beni de gaza getirdi galiba… Hayır bugün puan kaybeden bir Galatasaray için yarın nasıl bir maç yazısı yazarım bilmiyorum. Kazanırsa iş kolay. Çakarım başlığa “Ben demiştim”i, doldururum içeriğe Ankara futbolunun ensest ilişkisini, olur biter!

Hiç yorum yok: