9 Eylül 2009 Çarşamba

Artık tecrübe kazanmışızdır herhalde…

Kritik gün geldi çattı. Bugüne kadar olanları ve yarını bir kenara atmak lazım. Tek gerçek var ki o da galibiyet alamazsak grupta rolümüzün kalmayacağı. Ve ben bu mecburiyetin bize avantaj sağlayacağı inancındayım. Zira final tecrübesi de farklı bir konu. Bizim sadece bu tecrübelerimizden bir kitap çıkar. Oysa Bosna’nın buna benzer bir kilit maç performansını ölçü alamayacağız. Zira elimizde veri oluşturabilecek, durumla eşdeğer bir maçları yok. Bu da bizim avantajlarımızdan bir tanesi.

Bu psikolojik faktörler kadar maçı kazanmak biraz da Bosna’nın oyun yapısından geçiyor… Nasıl oynayacaklar? Sabırlı şekilde gol yemeden son dakikalarda kontra atak mı? Yoksa bugüne dek olduğu gibi dengeli hücum dengeli savunma yaparak mı? Ya da kendi göbeklerini kendileri mi kesecek dersiniz? Golü düşünerek bilet almak için mi uğraşacaklar?..

Şüphe yok ki Terim ve arkadaşları olasılıkların her birine uygun bir strateji hazırlamıştır… Biz ne yapmalıyız peki? Sabırla bekleyerek, 75-90 arasında bulunabilecek bir golün hesapları mı yapılmalı? Ya da Estonya karşısında olduğu gibi hücumu düşünen, dikine oynayan bir yapı mı benimsenmeli? Her şartta 2’nciyi seçerim. Bizim takım yapımız dikine oynayan, hücum odaklı bir sistemi daha kolay ve gereklerini yerine getirerek uyguluyor.

Hücum dedik… Arda formda, Tuncay’ın kafası rahat, Emre yıllar sonra fit, Sercan tahmin edilenden çok daha faydalı… Kısacası hücum hattımız çok etkili. Hücum bu haldeyken savunmamız ise dökülüyor maalesef. Bunda biraz da bizim hücum oynamamızın etkisi var ancak, Estonya’ya verilen pozisyonlar Bosna’ya verilirse başımıza iş alabiliriz. Özellikle Hakan’ın kanadı son 2 yılda vermediği kadar açık veriyor. Hem kulübünde hem de Milli Takım da yokları oynuyor. Oynuyordu demek daha mı doğru bilemiyorum. Zira dört günlük ara illa ki bir katkı sağlamıştır Hakan’a…

Kazanırsak, fark 1’e inecek. Ve sonra futbol tanrılarından merhamet isteyeceğiz. Olmadık puanlar kaybettik bugüne kadar… Şimdi sıra kazanılması gereken maçı kazanmakta. Ve ben Milli Takım’ın Bosna Hersek’ten daha kaliteli, daha etkili bir takım olduğu düşüncesindeyim. Gol bulmak adına arka bloğu çok açmazsak kaybetmeyiz… Kilit de burada zaten. Sabırlı olmak gerekiyor. Strese girmemek gerekiyor. İsviçre, Letonya maçlarında olduğu gibi. Ancak gol yemeden illa ki bir tane atarız diye arkada beklemek de bizde durmuyor. Portekiz, Çek Cumhuriyeti maçlarında neler olduğunu hatırlıyoruz. Bu nedenle akıllı oyunla golü aramak lazım. Oyun içerisinde vitesi yükselteceğimiz dakikaları da iyi seçmeli…

Afrika hayalleri kuruyoruz işte… Reklamlar çeviriyoruz Afrika ile ilgili. 2008’deki Avrupa Şampiyonası’ndan sonra 2010’da olmamamız ülke futbolumuz için ciddi bir travma yaratacaktır. Bu nedenle kazanmak zorundayız. Ötesi yok! Kazanabilir miyiz? Neden olmasın. Cevabını yukarıda işledik. Ben şahsen umutluyum maçtan ve 2010 hedefinden. Ve en büyük dayanağım da yıllardır buna benzer çok maçta çok tecrübe elde etmemiz. Bugün pratiğe dökme vakti geldi!

Hiç yorum yok: