1 Eylül 2009 Salı

Ankaraspor - Galatasaray: 0-2

“Galatasaray Ankaraspor’u yener… Net yazıyorum.” Dün bunları yazmıştım… Hatta haberin sonunda da bugünkü yazının içeriğinden bahsetmiştim şu ifadelerle; “Kazanırsa iş kolay. Çakarım başlığa “Ben demiştim”i, doldururum içeriğe Ankara futbolunun ensest ilişkisini, olur biter!”

Dünkü yazıyı okuyan çok kolay bir maç hayal ediyordu… Ben yazdım, oradan biliyorum. Ancak işler öyle olmadı. Dün konsantrasyonu bu kadar yukarıda bir Ankaraspor beklemiyordum. Düşüncemin temelinde de Ankaragücü birleşmesi yatıyordu. Fakat görüldü ki Jürgen Röber ortaya kısa pasa dayalı bir futbol oynayan, oldukça iyi denebilecek düzeyde alan savunması ve topa baskı yaratabilen bir takım çıkarmış. Her şeyden de öte disiplinli bir kadro oluşturmuş. Tek sorunları vardı dün ki bu sorun maçı kaybetmelerine neden oldu. sorun şuydu; golden sonra oyundan çok çabuk düştüler… Dakika 1’den bu yana puan almaya olan inançlarını kaybettiler. Tabii bu genellemeden Hürriyet ve Ömer Aysan’ı çıkarmak gerekiyor. Ömer Aysan demişken dünkü kadar kötü bir Hakan Balta seyrettiğimi hatırlamıyorum. Bu kadar adam kaçıran, rakibinin karşısında dahi duramayan, kanatta bir türlü koordinasyon kuramayan bir Hakan Balta vardı dün. Milli Takım arası umuyorum ki onu istediği düzeye tekrar taşıyacaktır. Bu arada Caner eklemesinin ne kadar önemli olduğu da Hakan’ın yerine oyuna girebilecek bir sol bekin olmaması gösteriyor.

Ara demişken, bu ara ligdeki tüm takımlar için mükemmel olmuştur sanırım. Zira ligi erken açan takımlar haricinde diğer takımlar fizik açısından neredeyse yerlerde sürünüyor. Bakınız Ankaraspor… Dün biraz iyimser olursak 70’den sonra yürüyecek halleri kalmamıştı. Diğer Anadolu takımlarında da benzer sorunlar var… Bu nedenle verilen Milli Takım arasından sonra çekişmenin son dakikalara kadar taşındığı, temponun yüksek olduğu maçlar bizi bekleyecek düşüncesindeyim…

Maça değinmişken Galatasaray’ın bu yılki kadro derinliğine de dikkat çekmek gerekir. Bunu skora ve golü atanları kerteriz alarak yazdığımı düşüneceksiniz ancak ben sistem ve yerleşim açısından yaklaştığımı belirtmek isterim…

Dün Galatasaray maça solda Arda, ortada Elano, sağda Keita ile çıktı… Keita sağ için ideal. Ancak solda Arda mı oynamalı yoksa Elano’mu oynamalı onu biraz da Elano’nun takıma yaklaşan fizik düzeyinden sonra daha net tartışabileceğimiz. Bugün için kenardan gelmesi daha mantıklı gözüküyor. Zira dün Galatasaray’ın pas trafiğinin sekteye uğramasındaki başlıca etken Brezilyalı’nın istenilen fiziki düzeyde olmamasıydı. Zira oyundan çıkması ve Arda’nın ortaya geçmesiyle pas trafiği daha akışkan olurken, pozisyonlar da bu değişimin ardından geldi. Rijkaard ve ekibi bu değişikliklerle skoru lehlerine çevirmeyi başarırken, birçok futbolseverden de alkış almayı başardı.

Yukarıda da belirttiğim üzere Süper Lig’e Milli Takım maçları dolayısıyla ara veriliyor. Ligler biterken bir yandan veda hüznü, diğer yandan vuslat heyecanı yaşıyorduk. Tam alışmıştık, Cuma-Pazar şölenlerine, yapacak bir şey yok bir müddet Kırmızı-Beyazla idare edeceğiz…

Hiç yorum yok: