İspanya maçı sonrası yazdığım yazının girişinde skorlardan ve gelinen noktalardan çok 12 Dev Adam’ın basketbolundan bahsetmiştim… İşte o yazı sonrası neler söylemek istediğim dünkü maçta uygulamalı bir biçimde izleyiciye sunuldu…
Tekrar olacak ancak yazmaktan zevk alıyorum. Dev Adamlar’ın bu turnuvada koydukları müthiş performans sadece oyuncularımızın formu veya yetenekleriyle alakalı değil. Takım olarak ortaya koyduğu ve oyunun her anında her pozisyonunda gösterdiği gayret ve özveri… Çok turnuva seyrettik bugüne kadar. Bir çok üst düzey takımla oynadık. Ancak çoğunda boynumuz bükük ayrıldık sahadan. Artık olmuyor işte. Örneğin diğer takımların aksine bir çok yıldızını turnuvaya getiren İspanya, maçı her an kaybedeceğini hissediyor. Bir basketbol ekolü Sırplar, momentum ellerine geçtiği anda bile maçı kazanabilecek düzeye gelemiyor. Ve daha da önemlisi Milli Takımımız fark veya oyundaki durum ne olursa olsun maçtan kopmuyor… Özellikle de savunmasında bir an olsun ciddiyetini kaybetmiyor. Dün neydi yahu! Normal sürenin son şutunda Sırplar’da top kime geldiyse pas atacak birini aradı. Uzatmada sayı yemedik. Bundan ötesi de yok!
Yukarıda yazdıklarımın her biri takımlar için çok önemli dinamikler. Ancak bir arada uygulandığı zaman başarılı ve üst düzey takım oluyorsunuz. Bu açıdan biz de artık rakipler nezdinde üst düzey bir takımız. Neden daha önce değildik. Çünkü daha önceki başarılarımızda yukarıda sadığım bileşenler net olarak yoktu takım kimyasında. Oysa şu anda alınan hiçbir başarı şans eseri olarak değerlendirilmeyecektir.
Artık ilk 2 garanti. Tanjevic Slovenya maçında rotasyona gidecektir düşüncesindeyim. Zira basit bir hesapla dünkü Hido’nun dinlenmeye ihtiyacı var. Sonra takıma harika katkılarda bulunan Ömer ve Kerem’i de kısıtlı sürelerle parkede tutmak iyi olacaktır.
Ve Ersan… Ayrı bir paragraf açıyorum çünkü 2006 Gençler Şampiyonası hala aklımda. Dünya Kupası’nın öncesinde İzmir’de yapılan şampiyonada, Ponkrashov, Datome, Kalnietis gibi oyuncularla O da öne çıkmıştı… Yeteneklerini inkâr etmeden kendini geliştirmeye devam ediyor. O turnuvadaki oyunculardan bugün bir tek Ersan takımının ilk opsiyonu…
Artık saklamıyoruz arkadaş. Ne kadar Türkiye ise o kadar Slovenya benim için… Dünkü maçta yine güle oynaya kazandılar. Ev sahibi karşısında farkı açtılar, sonra da inzivaya çekildiler. Ne zaman Polonya geldi o zaman gaza bastılar… Bilhassa Erazem Lorbek’in bir 2’nci yarı performansı var ki bir ara eline bizi verseler bizi de potaya sokacaktı rakip ellerin üzerinden…
Slovenya maçı öncesi neler olacağını bilmiyoruz. Rotasyon diyoruz ancak; karşı grupta da iştah kabartıcı bir Almaya var. Zira Almanya’nın 4’üncü olması demek, maçın iki taraf için de ekmek parasına dönüşmesi demek. Bir de rotasyon iyi bir şeydir ama bir yerde de risklidir bence. Bu maça kadar kaybetmemiş bir Türkiye’nin Slovenya karşısında alacağı kötü bir mağlubiyet biraz can sıkıcı ve moral bozucu olabilir. Ancak Hırvatistan 4’üncülüğe çıkarsa bazen çok da şey etmemek lazım diyerek yine de oyuncuların hafif nefes almaları ve en azından kısıtlı dakikalarla oynamalarının bize çeyrek finalde bir avantaj getireceği düşüncesindeyim.
15 Eylül 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder