Avrupa Basketbol Şampiyonası biteli çok oldu. Tekrar defter açamayacağım… Ancak son yazımda bu takım madalyayı hak etti demiştim. Çeyrek final ve Slovenya maçı maalesef bu sonu hazırladı bize. Vitesi 5’e takmış İspanya’dan kurtulmak zaten zordu ama 8’incilik de başarılmış bir sonuç değil mevcut takım için. Aksine başarısızlık. Tanjevic’e göre Kerem’in olmayışı bu sonuçta etkiliydi ancak turnuva sonrası bu demeçlerden nefret ediyorum. Görünen o ki Tanjevic de bize uyum sağlamış.
Çoğu kişi Yunanistan maçı sonrasını saymıyor. Aksine ben o maçlara dikkat ediyorum. Fransa’dan öyle bir farkı son iki çeyrekte yemenin mantık çerçevesinde bir açıklaması olmalı. 20 sayıdan gelip 18 sayı fark atmak ne kadar Fransızlar’ın başarısıysa o kadar bizim başarısızlığımız. Keza Ruslar’dan da 23 sayı fark yemek kolay meziyet değil. Sakın ola yorgun geyiğine girilmesin. Biz ne kadar oynadıysak onlar da oynadı. 2-3 saatin farkı 23 olmaz!
İlerleyen turnuvalarda daha iyi olur muyuz emin değilim. Ancak bu takımda bırakın Kerem’in yokluğunu varlığında dahi olması gereken Kaya yoksa; halen Memo üzerinden fakir fukara edebiyatı yapılıyorsa fazla konuşmamak lazım. Bizim takımın en büyük kozu rakiple mücadele ve savunma. Hücumla fazla işimiz yok. Doğrudur yanlıştır, bize düşmez elbet. Ama bu takımın en büyük eksikliği pota altında skor üretebilecek bir opsiyonunun olmaması. O bölgeyi domine edecek adamımız yok! Ermal, Kaya, Memo… Hangisi doğru isim onu da bilmiyorum. Dikkat çekmek istediğim diğer konu da şu ki son iki maçta çekilen teslim bayrağı başta gösterilen performansa hiç yakışmadı. Umarım iyi başlayıp kötü bitirdiğimiz son turnuva olur bu… Zira 2010 var önümüzde, bir hayal kırıklığı daha yaşamayalım artık…
23 Eylül 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder