18 Eylül 2009 Cuma

Panathinaikos - Galatasaray: 1-3

Yardımlaşma, pozisyon zenginliği, domine etmediğin bir maçı 2 farkla kazanmak, kadro derinliği… Güzeldi. Esas güzel olan 3’üncü söylediğim. Elbette bu takım ilerleyen haftalarda topa daha çok sahip olarak, oyunu rakip sahaya yıkacak, bugün olduğu gibi farklı skorlar yakalayacak. Ancak an itibarıyla düşük viteste oynuyor. Bireysel yeteneği yüksek olan oyuncular, farkı yaratıyor. İşte güzel olan bu. Sahada çok da iyi oynamamasına rağmen farkı 3’e çıkartabiliyor bu takım. Bu durum da takımın havasının hiç bozulmamasını, oyuncuların daha bir iştahlı olmasını sağlıyor.

Dünkü maçta erken gol maçın tüm zorluğunu çözdü. Rijkaard’ın en sevdiği olay da bu zaten. İlk 15 dakikada gol bulmak. İlk amacı bu o kesin… Sonrasında çok da açık vermeden, makul bir futbolla gol aramaya devam ediyor takım (bkz. Ankaraspor maçı). Erken gelen golden sonra ilk golün hemen ardından fark yakalanabilirdi. Şu anda hatırladığım 3 net pozisyon var. Son dönemde tartışılmaya başlanan Baros’un son günlerdeki performansı etkileyici. Goldeki servisi ve topu önüne alışı imzası…

Elano enteresan bir adam. Olmadık anda olmadık bir yere pas çıkartabiliyor. Rastgele olmadığı kesin… İstediği adamı kramponun 2’nci bağcığına indiriveriyor topu… Takımın kısa paslara rakip yarı sahaya inildiği bir sistemde ciddi fark yaratıyor… Arda ile beraber yüksek tempoda seyretmek en büyük zevk olacak Sarı-Kırmızılı taraftar için. Buna bir de Keita ve Baros’un yüksek performansta olduğu bir dönemi düşünecek olursak bu durum taraftar için ne kadar sevindirici olursa; rakip için de o kadar ürkütücü olacak.

Mehmet ve Sarp ikilisinin orası için ideal olmadığını ilk kez bu satırlarda okumuyorsunuz… İdeal ikili olamamalarının baş sebebi ise henüz vasat seviyeye bile erişemeyen Topal’ın payı büyük. Sarp’ın şapkadan tavşan çıkarmasını elbette beklemiyoruz ki onu da yapıyor ilk haftalar itibarıyla; ancak Topal’ın takıma topla çıkma yeteneği katamaması ön liberonun çıkışlarda etkisiz olmasına neden oluyor. Oysa delici bir Ayhan veya sağlıklı bir Linderoth ile o bölgenin de keyfi yerine gelebilir…

Emre Aşık her türlü saygıyı hak ediyor… Yaşına rağmen gerçekte performans etkileyici… Emre’nin en önemli özelliği hava toplarıydı gençken… Buna bugünlerde bir de savuma organizasyonundaki lider rolü ve önsezisi eklendi. Hamle yeteneği hep vardı ama timing sorunu vardı. Artık yok! Yıllardır kaliteli stoperle oynamanın faydası olmalı bu. Bir de ne zaman kenardan gelse hazır kıta… Bu da savunmanın rotasyon kalitesini iki kat artırıyor…

Hakan Balta… Topal ile birlikte sezonun tartışmasız en büyük hayal kırıklığı… Geçen yıl nerede bıraktı, bu yıl nasıl devam ediyor… Arada fark değil uçurum var… Nasıl oldu da bu denli bir fizik düşüş yaşadı, nasıl oldu da bu kadar pozisyon hatası yapan bir adam oldu hangi ara vasatın altına indi anlamak mümkün değil. Üzücü olanı bu formu devam ederse formadan, Milli Takım’dan uzaklaşacak. Profesyonelliğine laf yok ama bu haliyle sol bekte oynayamaz. Sağ kanadımız koridor oluyor son maçlarda.

Galatasaray’da vizyon yükseldi. Bunda transferler ve Rijkaard’ın tartışmasız bir payı var. Takım hedefler konusunda bilinçli ve gerektiği gibi davranıyor. Pana deplasmanında alınan sonuç bunun bir göstergesi…

Ligde de 6’da 6 yapacağı muhtemel Sarı-Kırmızılılar’ın. Hatta içerdeki Eskişehir maçında bile puan kaybı sürpriz olacak. Bu kazanmaya alışkın takım bir müddet gidecek. Ve o müddet de takımın sezon sonu performansı için oldukça önemli bir miras yaratacak düşüncesindeyim…

1 yorum:

kayra dedi ki...

İtiraf etmek gerekir ki bu maç öncesi beraberliğe bile sevinebileceğimi düşünüyordum. Bence Beşiktaş maçından daha zor bir maç bekliyordu bizi. Ama bu maçtan sonra Beşiktaş maçındaki görüntünün Beşiktaş kaynaklı değil Galatasaray kaynaklı olduğuna inanmaya başladım. Takım ilk golü attıktan sonraki amaç,rakibin orta alan ile defans bloğu arasındaki bölgede topla oynamasına izin verip,kapılan toplarda hızlı bir şekilde rakip kalede sonuca ulaşıp rakibin gardını tamamen düşürmek. Devamında da takım karakteristiği olmaya başlanan ayağa seri paslarla topa sahip olmak. Şu anki tek sorun bence takımın kapılan toplarla hızlı çıkışları ve oyunun devamında topa sahip olarak rakibin gardını tamamen düşürmek konusunda henüz istenen seviyede olamamız. PAO maçının ilk yarısında PAO hiç pozisyona giremezken , bizim gol dışında 3 net pozisyonumuz var. Henüz sistemin yeni yeni oturmaya başladığı dönemde bu bence önemli bir veri. İkinci yarı başında golu bulduktan sonra 60. dakikaya kadar da pozisyon vermedik fakat oyunu tutup paslarla topa sahip olma konusunda , hızlı hücuma çıktığımız kadar iyi değiliz henüz. Ama bu takım için umutlu olmamızın en büyük sebebi takım sürekli kendini geliştiriyor ve sisteme sonuna kadar sadık kalmaya çalışıyor. Takımın bu alışma sürecinde sahip olduğu kaliteli ileri ucu ile rahat bir şekilde sonuca gitmesi kazanmaya alışmamız açısından çok önemli. Takımda şu an müthiş bir özgüven var bu özgüvenin rehavete dönüşeceğine pek ihtimal vermiyorum.